Eminim senin de etrafında çok da istemediğin, olmasa da olur dediğin ya da olmasa daha iyi olur dediğin ama 'takılıyoz işte hem durup dururken ne diyim?' şimdi diyerek ilişkini sürdürdüğün birileri vardır elbet. İlk cümle gereksiz uzun oldu farkındayım dur sövme hemen.
Geçen gün iki tane kız arkadaşın -lafın gelişi arkadaş diyorum yoksa sadece birbirimizin etrafındaymışız onu farkettim- numarasını sildim. Henüz onların haberi yok. Ama ilk adımı attık, yakında o da olur. Zaten çoğu şeyi şu lanet olası ilk adımı atamadığımız için bir türlü hayata geçiremiyoruz.
"Madem hayatında istemiyon çıkar at o zaman" diyebilirsin, hakkın var. Ama durum tam olarak bu değil. Yani nasıl anlatsam? "Gerçi işin anlatmak amk onu da sen bil" dicen bu sefer de.Tamam sakin ol doğru diyorsun. Böyle istemiyor değilsin de ufaktan bazı şeyler batıyor ilişkinizde. Kastettiğim arkadaşlık bu arada tekrardan belirteyim. Sevgili olmak falan değil ele aldığım.
Aranızda bir yakınlık vardır ama bu yakınlık yüzeyseldir ve bunu sen de hissedersin zaman zaman. Ama görünürde ilişkiyi sonlandırmak için bir sebep yoktur. Kes at demek de boş yapmaktır sen de biliyorsun. Ayrıca herkes böyle olamaz maalesef.
Bence bir ilişkide en önemli şey samimiyet ve içtenliktir. Onun dışındakiler örneğin anlayışlı olmak, karşıdakine değer vermek falan sonraki gerekenlerdir. Samimiyet yoksa eğer hep batar sana bir şeyler. Hani yeni kıyafet alırsın, kendine de yakıştırırsın, keyfin de yerindedir güzel göründüğünden eminsindir. Ama tam boyun kısmının arkasında bir tane sikik etiket vardır ve hayatını siker. Evet dışardan çok güzel ya da yakışıklı görünürsün ya, bu durum da tam öyle.
Beraber takılırsın edersin mutlu mutlu fotoğraflar çekilip paylaşırsın. Dışardan ilişkiniz güzeldir ama içten seni yakar ve amk etiketi gibi batar durur bir şeyler. İşte o batan şey samimiyet eksikliğidir. Kendini hiç kendin gibi hissedemezsin bir türlü, olmaz işte. Tek çare o sikik etiketi söküp atmaktır dostum, başka da çare yok. Yoksa yara yapar, hepten boku yersin.
Yukarda dediğim gibi bunu söylemesi o kadar da basit değil tabiki her zaman. Ama ben kendimce bir taktik geliştirdim ve bunu seninle paylaşmak istiyorum. Eğer böyle bir arkadaşlık ilişkisinde gidip direk "ben arkadaş olmak istemiyorum" dersen ne diyon amk derler adama.
Şunu yapmalıyız ki yaptım ben çalışıyor sayılır: Karşındaki insandan yapamayacağı bir şey isteyeceksin. Örneğin haftasonunun bir gününü sana ayırmayacağını biliyorsan inadına haftasonu için bir gün boyunca takılmaya çağır onu. Sürekli bahane uydurup geçiştirecektir. Heh yavaş yavaş tava geliyor. Tava gelince şunu yapacaksın: diceksin ki "anladım ki bana haftasonunu ayıracak kadar arkadaşlığımız yok ayıp ettin" vesaire gerisi senin edebiyat gücüne kalmış. Bunu yapınca artık bir soğukluk olacak ve olay bitmiş sayılır. Şunu da söyleyeyim eğer dersen ki ben direk bitiririm valla seni tebrik ederim ama çok uygulanabilir gelmiyor bana bu.
Şu hayatta ailenden sonra en önemlisi arkadaş ve çevredir. Sana samimi olarak şunu söyleyebilirim ki samimiyetin olmadığı ve kendini hep yabancı hissettiğin, hep kendini törpülediğin arkadaşlıklardan uzak dur. Uzak durmayı bırak hiç bulaşma. Bu arkadaşlar ki lafın gelişi arkadaş diyorum aslında etrafındaki kişiler demek lazım, hep senden yer. Gerek zaman gerek enerji farketmez.
Şu anda etrafında bulunanların en az yüzde 90'ı 4, 5 seneye artık etrafında bulunmayacaklar. Ben bunun hiç aksini yaşamadım. Kalanlar hep bir kaç samimi arkadaştır. Onların haricindekiler sana yüktür, kefende fazlalıktır.
Neyse benim hikayeye dönelim. Ben de farkettim ki bu iki kız arkadaşla hep birbirimizin etrafında bulunmuşuz. Arkadaş gibi gözüküyormuşuz ama hiç öyle değilmiş. Ben de bunu aslında zaman zaman fark ediyordum ama insan işte yalnız kalmaktan korkuyor vesaire ve eldekileri kaybetmeyi göze alamıyor. Zaten ah şu korku yok mu? Hapsetmiş bizi. Zincirlemiş adeta bizi bize. Orada çırpınıp duruyoruz.
En son bu iki arkadaşla bir olay yaşadım. Artık şüpheye yer bırakmayacak kadar netleşti arkadaş olmadığımız, benim hep kendimi törpülediğim. Bu netleşince hiç tereddüt etmedim ve ikisinin de numarasını silip 3'lü wp grubundan çıktım.
İnanır mısın sanki o sikik etiketi tek hamlede çekip atmış gibi rahatladım.
Bırak dostum sen de bırak. Onların seni bırakacağı yok galiba. Hayatımızın ipleri tamamen bizde değil maalesef. "İpleri eline alma vakti" deyip gaz vermeyle de olmuyor bu işler. Saçma motivasyon lafları ve kısa süreli etkileriyle aptalca işler yapıyor insan.
Hani Can Yücel'in bir şiir var ya sonunda şöyle diyor: "Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi". Ben de azcık özentilik yapıp şöyle söyleyeyim: İpleri ne kadar elimize alırsak o kadar iyi.
Samimi dostluklar kurman ve ipleri giderek daha fazla eline alman dileğiyle. Kendini sev, kendine dikkat et. Seni hiç görmesem de aramızdaki samimiyet o iki arkadaşla olan ilişkidekinden daha fazla bence.
Şimdilik görüşürüz hadi eyvallah.