Neredeyse 1 saattir nereye gittiğini hatta ne yaptığını bilmeksizin yürüyordu. Gökyüzü adeta nefretini kusarcasına bırakıyordu yağmuru yeryüzüne. Ne ıslandığının farkındaydı ne de ayaklarının yürümekten uyuştuğunun. İnsanın o sürekli düşüp kendini bir türlü kurtaramadığı boşlukta cebelleşiyordu yine.
İnsanlar sağa sola kaçışıyor, şemsiyesi olanlarsa kendilerinden emin evlerinin yolunu tutmuşlardı. Yanından geçen birisi birden çarptı ona. Adam özür dilemek için arkasını dönse de o ne kulak verdi ne de umursadı onu. Sadece yürüyordu. Duyduğu tek ses yağmurun kaldırımları acımasızca dövmesinin uğultusuydu.
Kaldırımlar inliyordu sanki. Üstü başı sırılsıklam olmuşken bir ağacın altındaki bank gözüne takıldı. O an farketti sırılsıklam olduğunu ve adımlarını hızlandırıp banka doğru yöneldi. Cebini yokladı ve paketinde bir tane sigarası kaldığını farketti.
Sigarasının kalmadığını sandığı için keyfi yerine geldi bir anlığına.
Etrafta kimse kalmamış herkes çoktan evine kapanmıştı. Gökyüzü, dünyanın bu pisliğinden şikayetçiymişçesine yağmurunu hızlandırdıkça hızlandırıyordu.
Banka oturdu, son sigarasını çıkarıp yakacaktı ki çakmağını düşürdüğünü anladı. Bütün mutluluğu kaybolmuş, hevesi kursağında kalmıştı.
Her gün her birimizin başına büyük ya da küçük ölçekte gelen bu hevesin kursakta kalması şimdi de onun kapısını çaldı. Kafasını kaldırıp denize doğru baktı ve dünyanın sonunun geldiğine hükmetti. Bir başkası ise boğaz manzaralı yalısında kahvesini almış yağmurun tadını çıkarıyordu. Kimisi ise sevgilisini yanına almış, yağmuru izlerken romantizm peşindeydi. Alt tarafı yağmur yağıyor ama herkes kendi penceresinden bambaşka görüyordu dünyayı.
Kahramanımızsa sigarasının son sigarası olduğundan emin gibiydi. Az sonra kıyametin kopacağına inanmış, ölmeden bir sigara daha içmenin peşindeydi. Nereden bulacaktı şimdi çakmağı? Morali iyice bozulmuşken bir ses duydu. Kızın biri sırılsıklam olmuş, yağmurdan kaçmak için bir yer arıyordu.
Kız aceleci bir tavırla "Oturabilir miyim?" dedi. Kahramanımız bu ani seslenişten ürkmüş, konuşmayı unutmuş gibi başıyla "tabi ki" dercesine bir işaret yaptı. Kız hemen oturdu yanına ve cebinden aynasını çıkarıp makyajının akıp akmadığını kontrol etti. Herkes gibi onun da derdi bambaşka idi. Çocuk çakmak için umut doğduğunu düşündü ve içinde küçük bir sevinç uyandı. Onun da hesabı bambaşka idi. Kıza çakmağı için sorarken küçük bir çocuk kadar heyecanlandı. Kız çantasına elini daldırıp ararken bir yandan da "buralarda bir yerdedir" dedi. Kız bulamadıkça çocuk heyecanlanıyor çocuk bekledikçe kız mahçup oluyordu. Sonunda kız çakmağı bulup verdi.
Çocuk sevincini gizleyemediği için utandı birazcık. Hemen çakmağı alıp sigarasını yaktı. Kendiyle konuşurken yanlışlıkla sesini yükseltti ve "ölmeden bir sigara içelim bari" dedi. Kız bu beklenmedik cümle için şaşkına döndü ve çocuğun az sonra intihar edeceğine kanaat getirdi istemsizce.
Çocuk hemen farketti sesli konuştuğunu ve durumu toparlamak için tekrar başladı konuşmaya: "Az önce havanın bu kadar kötü olmasından dolayı bir kaç dakikaya kıyamet kopar diye içimden geçirmiştim de, intihar falan etmeyeceğim" dedi gülümseyerek.
Kız istemsizce gülmeye başladı. Ardından çocuk da kendisini tutamayıp kahkaha atmaya başladı. Aralarında ani bir samimi sıcaklık belirmişti. Çocuk kızın gözlerine bakarken "ne de güzel kız, ne kadar da güzel gülüyor" diye geçirdi aklından. Çocuk sigarasını yakmış, kızın yüzüne bakıp bakıp mutluluğunu katlamaya girişmişti. Az önce kıyametin kopacağına hükmeden kahramanımızın içi aniden yaşama sevinciyle dolmuştu. Kızsa çocuğun sırılsıklam üstünü görmüş ve üzülmüştü onun için.
Şemsiyesini çıkartıp kalkmaya hazırlanınca çocuğun içini bir hüzün kapladı, yüzü düştü. Çocuk aniden yine kıyametin yakın olduğuna hükmetti.
İnsanın dünyayı olduğu gibi görmesi her zaman çok zordur. Hep kendi buğulu penceresinden bakar ve gördükleri de az çok buğuludur. Kız, çocuğun sırılsıklam üstüne tekrar bakıp küçük bir duraksama yaşadı ve "istersen benimle gel, yağmur çok yağıyor. Şemsiyen de yok galiba. Yakında oturuyorsan evine kadar eşlik edeyim sana." dedi. Çocuk sevincini gizleyememenin verdiği utançla kafasını salladı. Kıyamet için olan hükmü yine değişti ve "daha kopmaz ya" dedi. Kız ne dediğini anlamadığını gösteren bir bakışla çocuğa bakarken çocuk "bir şey yok ya. Yağmur diyorum ne kadar da hızlı yağıyor" dedi. İkisi aynı şemsiyenin altına girip yola koyuldular.

Sevdim. Daha uzatılabilir ve genişletilebilir. Kısa öykü tadında olmuş. Biraz da uzatsan ve vurucu ögeler durum ve olaylar katarsan, daha güzel olabilir. Eline , düşüncene sağlık...
YanıtlaSilDaha uzunları gelicek inşallah. Eyvallah
Sil